ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan’da, 1915’te yaşanan olaylardan “soykırım” diye söz etti.
Demezler mi adama, “Soykırım nedir görmek istiyorsan, aynanın karşısına geçeceksin, önce kendi tarihine şöyle bir göz atacaksın…”
Amerika’nın elinde öncelikle Kızılderili’lerin kanı var… Daha silinmedi…
Amerika’nın elinde Vietnam kanı var… Daha silinmedi…
Amerika’nın elinde Nagazaki ve Hiroşima’da katlettiği on binlerce Japon vatandaşının kanı var… Daha temizlenmedi.
Ve Amerika’nın elinde, perişan ettiği Irak’ın, Suriye’nin, Afganistan’ın kanları var… Daha tüm tazeliğini koruyor bu kanlar…
Irak’ta 1 milyon genç hayatını kaybetti. Saddam Hüseyin’in nükleer silaha sahip olduğu yalanıyla bir ülkeyi baştan sona harabeye çeviren Amerika, acaba hangi yüzle bizim ecdadımızı ‘soykırım’ ile suçluyor!
Bu ne yüzsüzlük, bu ne aymazlık?
Devletimizi yönetenlerden, daha tok, daha yüksek bir sesle, ABD’nin geçmişte yaptığı gerçek soykırımları ar damarı çatlamış yüzlerine bir bir çarpmasını beklerdim…
Ancak o kalibrede ve yüksek tonda bir kınama gelmedi tarafımızdan.
Neymiş efendim…
Bidon kafalı Biden, seçim vaatleri olarak Amerika’da yaşayan Ermenilere “soykırım” sözü vermişmiş…
Tarihte olmayan bir şeyin sözü verilir mi?
Bu nasıl bir müttefiklik, bu nasıl bir stratejik ortaklık?
Ve üstelik NATO Paktı’nın iki güçlü ülkesiyiz…
Ve üstelik Ortadoğu’nun en büyük askeri üssü olan İncirlik’i yıllardır kullanımlarına vermişiz…
ABD ne yapıyor?
Bizim topraklarımızdaki bu üsten, koruma altına aldıkları ve binlerce TIR dolusu silahla güçlendirdikleri PKK, PYD ve YPG’ye bilgi sızdırıyor… Türk Ordusu’nun sınır ötesi harekâtlarını düşmanlarımıza ifşa ediyor…
Öyleyse, İncirlik’teki bu çıbanın başını niye ezmiyoruz?
Bizi haksız yere F-35 projesinden çıkaran ABD’nin İncirlik Üssü’nde çalışmasına hala neden izin veriyoruz?
Aklıma birçok deli sorular geliyor. Ancak bunları kim cevaplayacak?
Şu Ermeni meselesini bir de benden okuyun…
1915’te ve öncesi yıllarda Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 10 cephede savaş veriyordu. 1 milyon asker ile Çanakkale’de, Gelibolu’da, Kars’ta, Suriye’de, Libya’da, Mısır’da, Balkanlar’da ve dahi birçok cephede savaş veren Osmanlı İmparatorluğu bir de Rusların ve emperyalistlerin dolmuşuna gelen Ermenilerle uğraşmak zorunda kalmıştı.
Ermeni çeteleri, köylerimizi yakıyor, yıkıyor, insanlarımızı katlediyordu.
Toplu mezarlar zaten bunu kanıtlıyor…
Osmanlı İmparatorluğu, bunun için ‘tehcir’ yani yer değiştirme kararı aldı. Karadeniz’in birçok ilinde, Erzincan, Erzurum, Malatya, Tunceli gibi illerimizde yıllarca Osmanlı’ya sadık millet olarak yaşayan Ermeni vatandaşları, o zaman Osmanlı sınırları içinde olan Suriye’ye ve Güney illerimize nakledilmeye başladı.
Ve Ermenilerin 1915’te toplam nüfusu zaten 1 milyon 200 bin civarındaydı. Kaldı ki, bu nüfusun da üçte biri kadar bir kısmı tehcire tabi tutuldu.
Dış güçlerden silah yardımı alan Ermeni çeteleri birçok ilde masum ve korumasız vatandaşlarımızı katlettiler.
Biz ne yapacaktık? Onlar silah atarken, biz çiçek mi atacaktık?
Etme, bulma dünyası diyelim…
Ancak Güney illerine günler ve aylar süren nakil sırasında yolda ölen yaşlılar oldu, hastalıktan ölenler oldu…
Ve o zamanın şartlarında bu göç esnasında çeşitli çetelerin saldırılarına maruz kalan kafileler oldu…
Bu ölümlerin toplamı da en çok 60 bin civarında… Bunu ben değil en iyi tarihçilerimiz söylüyor…
Peki Ermeni çetelerinin katlettiği bizim vatandaşlarımızın hesabını kim verecek?
Kendinize güveniyorsanız belgelere gidelim
Osmanlı İmparatorluğu, bu göç esnasında o şartlara rağmen insanların iaşelerini çıkarmış… Birçok askeri bu göçte sorumlu olarak görevlendirmiş…
Görevini yerine getiremeyip, cezaya çarptırılan askerlerimiz bile var…
Siz ne soykırımından bahsediyorsunuz?
Tarihe gidelim, diyoruz; gelmiyorsunuz…
İşi tarihçilere havale eledim, diyoruz: kabul etmiyorsunuz…
Karşılıklı olarak tüm belgeleri ortaya koyalım, biz değil belgeler konuşsun diyoruz; bunu da yanaşmıyorsunuz…
Ve utanmadan, sıkılmadan, yıllarca sığındığınız Osmanlı İmparatorluğu’nun gölgesinde ihanete soyunuyorsunuz…
Sonra da dünyaya “soykırım” yalanı ile masal anlatıyorsunuz…
Geçiniz efendim, geçiniz…
Bize bu asılsız suçlamaları reva gören Avrupalısı, Amerikalısı önce kendi tarihine bir baksın…
Aradıkları şeylerin, fazlasını orada göreceklerdir…
İşte o kadar…