İçinde bulunduğumuz ayın son günlerine rastlayan 29 Ekim, aynı zamanda 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet’in 98’inci yıl dö...
İçinde bulunduğumuz ayın son günlerine rastlayan 29 Ekim, aynı zamanda 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet’in 98’inci yıl dönümü olacak. Yani bu tarihten iki yıl sonra ise genç Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını idrak edeceğiz…
29 Ekim 2023 tarihi, bizim için Türk Milleti için çok önemli bir tarihtir.
Çok şükür ki büyük sıkıntılar da yaşasak bir asrı devirmek üzereyiz. Bu her Türk vatandaşı için bir onurdur.
100’üncü yıl hedeflerimiz vardı. Ülkemizi dünyanın en güçlü, en müreffeh ve en zengin on ülkesi arasına taşıyacaktık.
Büyük hedeflerimiz vardı anlayacağınız;
Ekonomide, sanayide, tarımda, teknolojide, eğitimde, hukukta ve güncel yaşamın her alanında Avrupa’nın ve dünyanın en iyileri arasında olacaktık…
Ne yazık ki, heyecanla beklediğimiz bu tarihe büyük sıkıntılarla yaklaşıyoruz…
Sevineceğimiz, övüneceğimiz ve gurur duyacağımız yerde büyük bir tedirginlik yaşıyoruz.
Enerjimizin büyük bir kısmını teröre harcadık
Önceleri ASALA vardı… Yurt dışındaki büyükelçilerimizi, ataşelerimizi ve diplomatlarımızı şehit ediyordu.
Bu kanlı örgütü çökerttik. Şehitlerimizin intikamını aldık…
Daha sonra, takvimler 1984-85’leri gösterirken bu kez terör seviciler PKK belasını musallat etti bu topraklara.
Binlerce askerimizi, subayımızı, üst düzey komutanlarımızı ve on binlerce vatandaşımızı şehit verdik bu yolda; hala da vermekteyiz…
Önceki gün Suriye’de yine canımız yandı. Daha önceki gün, daha önceki gün…
Bu ülkenin canı terör belasında çok yandı. Resmin, ilan edilmemiş bir savaş hüküm sürdü güney doğu sınırımızda. Bazen topraklarımızda bazen de Irakta, Suriye’de…
“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor!
Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor…”
Nerede kaldı Arap baharı?
Terör belasından az çekmişiz gibi…
Arap Baharı adı altında, emperyalistlerin uydurduğu bir anafora kapıldık son on yılda.
Niyetleri belliydi…
İçinde bulunduğumuz bu coğrafyada, “böl, parçala, yönet” tarzıyla birçok irili ufaklı devletçikler oluşturarak, bu toprakları emperyalizmin arpalığı haline getirmek…
Sonuçta demokrasi gelmedi…
Evet… Mısır’da, Libya’da, Irak’ta ve Suriye’de diktatörlük rejimleri vardı.
Lakin bu ülkelerin halkları mutluydu. Dünya nimetlerinden en üst düzeyde yararlanıp hayatın tüm renklerini taşıyorlardı.
Peki şimdi ne oldu?
Nerede demokrasi? Nerede allayıp pulladıkları ve adına Arap Baharı?
Bu topraklara bahar değil, tam anlamıyla bir kâbus hâkim oldu. Öncesinde bu ülkenin vatandaşları daha güvende ve daha huzurlu bir şekilde hayatlarını sürdürüyordu.
Şimdi, milyonlarca muhacir yollarda… Milyonlarca sığınmacı başka ülkelere gitmenin yollarını gözlüyor…
Evinden, yurdundan, vatanından ve sevdiklerinden olan milyonlarca insan…
Bu gemi daha fazla yük kaldırmaz!
Sonuçta Irak’tan, Suriye’den, Mısır’dan, Libya’dan ve yakın zamanda da Afganistan’dan kaçan insanların doluştuğu bir ülke olduk.
Öyle bir dolduk ki, artık her şehirde, her ilçede, her semtte, her mahallede ve her köyde varlar!
Her sitede, her gökdelende, her apartmanda ve her gecekonduda yaşıyorlar…
Huzurumuz kaçtı…
Güvenliğimiz bozuldu…
Demografik yapımız değişmeye başladı!
Terör belasına yüz milyarlarca dolar harcayan Türkiye, şimdi de bu paraları ülkesine sığınan insanlarla paylaşıyor…
Ekonomimiz daraldı…
85 milyonluk dev bir ülkeyiz…
10 milyonluk nitelikli lakin işsiz gencimiz var…
Çok şükür bir o kadar da sırtımızdan beslenen ve artık misafirlikten çoktan çıkmış, ekmeğimizi, pastamızı, evimizi, apartmanımızı, sitemizi ve gecekondumuzu bölüşen yabancılar var…
Bu gemi artık daha fazla yük kaldırmaz; bilesiniz!
Bizim 2023 hedeflerimiz ne olacak?
Oysa iki yıl sonra, cumhuriyetimizin 100’üncü yılına hazırlanıyorduk…
Büyük, çok büyük, çok anlamlı ve çok gurur verici hedeflerimiz vardı.
Cumhuriyetin 10’uncu yılına bile destanlar yazmış, şarkılar düzmüş, şiirler bestelemişti bu millet.
Ya 50. Yıl… Ya 75’inci yıl… Ya bir asırlık çınar; yani 100’üncü yıl…
Şunun şurasında sadece iki yıl kaldı ancak, kimse önünü göremiyor. Kimse geleceğe ümitle bakamıyor!
Ne olacak bu işin sonu?
Bu filmin sonu nasıl bitecek?
Bir 100 yıl, bir şanlı Devlet için uzun bir süre değil fakat anlamlı bir beşiktir.
Çünkü bu 100 yıl, bundan sonraki 100 yılların, asırların rehberi olacaktır.
Milyarlarca dolar borçla…
Milyonlarca işsiz gençle…
Türkiye’yi an be an büyük bir boşluğa götüren bu tek adam sistemiyle…
Bu eğitimle, bu can çekişen tarımla ve bu hukukla nereye, hangi hedeflere koşacağız?
Bir bilen varsa, açıklasın…