Bugün 10 Kasım, yani Ata’mızın ölüm yıl dönümü… Bunun için her 10 Kasım sabahında içimi buruk ...
Bugün 10 Kasım, yani Ata’mızın ölüm yıl dönümü… Bunun için her 10 Kasım sabahında içimi buruk bir sevinç kaplar… Buruktur, çünkü bu ülke gençliğine Türkiye Cumhuriyeti’ni ve özgür birer vatandaş kimliğini veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk 57 yaşında, yani genç denecek yaşta hayata veda etti. Sevinçliyim, çünkü asırları aşıp gelen, ileriyi gören, çağlara damga vuran, müthiş bir asker, emsalsiz bir devlet adamı, aydın, barışçı bir Türk, ATATÜRK bizim liderimiz…
Binaenaleyh; her insanın bir ülkesi olur ancak, her ülkenin bir ATATÜRK’ü olmaz.
Kısa denecek ömrüne neler sığdırmadı ki Ata’mız? Bu ömrün ilk 22 yılı okullarda, yaklaşık20 yılı cephelerde ve 15 yılı da Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bu aziz cumhura hizmetle geçti.
Kısa sürede çok büyük işler başardı. İnançlıydı, kararlıydı, cesurdu ve etrafındaki komuta heyeti de kendisi gibiydi. Rütbece ve kıdemce daha önde olan paşalar bile onun etrafında kenetlenmişti.
Çünkü O başkaydı…
Cumhuriyet, aydın liderlerin öncülüğünde kuruldu. Bu kısa ve yoğun hayatında 4 bin civarında kitap okuyan Atamızın etrafında kümelenen değerli zatlar da tıpkı kendisi gibiydi… İşte İsmet İnönü, işte Mareşal Fevzi Çakmak, işte Celal Bayar, işte Rauf Orbay, işte Kâzım Karabekir işte Mehmet Akif Ersoy, işte Halide Edip Adıyor ve diğer paşalar… Bağımsızlık ve hürriyetin fikir babası Namık Kemal ve Ziya Gökalp…
Onun için kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Onun için her Türk vatandaşının Atatürk sevgisi asgari müştereği olmalıdır.
57 yıllık kısa hayatına şunları sığdırdı Atamız: Yaptıklarının sadece birkaçını sıralayalım; listeye sizler de diğerlerini ilave edebilirsiniz değerli okuyucular:
* 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, bağımsız 1 ülke, milyonlarca özgür vatandaş ve Türk’ün yerlere düşen, örselenen gururunun şahlanışı…
* Bastırdığı kâğıt paranın üzerine Bozkurt resmi koyduruyor…
* Yakın arkadaşlarına, Bozok ve Bozkurt gibi soy isimler veriyor… Manevi kızına “Ülkü” (Adatepe) adını veriyor..
* Yusuf Akçura Bey’i İstanbul’u teslim almaya yolluyor…
* Türk Tarih Kurumu’nu ve Türk Dil Kurumu’nu kuruyor…
* Asırlar sonra Türk adını vererek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruyor…
* Ressam İbrahim Çallı’ya “Ergenekon’dan Çıkış” tablosunu yaptırıyor…
* Türk Tarih Tezi’ni hazırlatıyor… Anadolu’da bazı çalışmaları yaptırıp, kadim Türklüğün izlerini bulduruyor.
* NUTUK‘ta ve her konuşmasında Türklük vurgusu yapıyor…
* Anadolu’nun 7 bin yıllık Türk Beşiği olduğunu söylüyor… Türklüğün ebedi olduğunu haykırıyor…
* Türk devrimlerini öze dönerek yapıyor… Tıpkı Fikirlerinin babası Ziya Gökalp’in dediği gibi “Türk’ü Türk yönetmelidir” diyor…
* Laikliği, atası Tuğrul Bey’den (Selçuklu’dan) örnek alıyor…
* Türk kültürünü yaşamın her alanında hâkim kılmak için çalışmalar yapıyor. Anadolu’da unutulmuş, sinmiş, hor görülmüş Türklüğü şahlandırıyor…
* Türk’ü, Padişah Kulu, “Etrak-ı Bi İdrak” statüsünden çıkarıp “Efendiler” eksenine yükseltiyor ve Türk Milleti’ne her unsuru ile “EFENDİLER” diye, hitap ediyor…
* “Türkler Barbar, vahşi ve ilkel bir millettir” şeklinde yıllarca yapılan batı eksenli propagandaların soluğunu kesiyor… 21. Yüzyılın şuuru ile dizayn ettiği bu yeni devlete TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ adını veriyor.
* “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek Türklük şuurunu perçinliyor… Türk gençliğine müthiş bir motivasyon sağlıyor.
O, en büyük Türk…
O, Türk’ün Son Başbuğu, banisi, halaskârı Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
Söyleyin bakalım… Her 10 Kasım sabahı Saat 9’u beş geçe neden üzülmeyeyim? Ve böyle bir lidere sahip olduğumuz için neden gurur duymayayım?