Gün geçmiyor ki, zam haberi gelmesin… Benzin, mazot ve LPG gib...
Gün geçmiyor ki, zam haberi gelmesin… Benzin, mazot ve LPG gibi yaşamın kaynağı kalemler çiftli rakamlara yaklaştı… Muhtemel ki, bugün yarın onu da göreceğiz…
Benzine zam demek, aslında hayatın tüm alanlarına zam demek…
Suya, elektriğe, doğalgaza, kömüre ona keza…
Hükümete göre “fiyat ayarlaması”…
Haydi öyle olsun… Fiyat ayarlaması olunca can yakmayacak mı? Cebimizden para götürmeyecek mi?
Dolar ile Euro yarışıyor… Onlar çift haneli rakamları çoktan aştı…
Altının gramı, yani fındık kabuğunu dolduramayacak miktarı 700 küsur oldu!
Bundan yaklaşık 3.5 yıl önce ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ için oy istenirken millete mealen şöyle sesleniyordu Cumhurbaşkanımız:
“Şu kardeşinize oy verin… Göreceksiniz faizi nasıl alaşağı edeceğim. Dolara, Euro’ya yatırım yapanlar hüsrana uğrayacak. Ülkedeki işsizlik diye bir şey kalmayacak… Dünya ülkeleri arasında çok daha iyi bir konuma geleceğiz…”
Aradan geçen bunca zamanda hiçbir şey değişmediği gibi ekonomik göstergeler alarm veriyor: vaat edilen her şey de havada asılı kaldı!
Şu anda on milyon işsiz vatandaşımız, “Ne olursa yaparım abi!” modunda…
Eskiden ilkokul mezunu olanlar kullanıyordu bu sözü; şimdi söylemesi üzücü lakin gerçek böyle:
Üniversite mezunu olan gençler aynı cümleyi kuruyor:
“Ne olursa yaparım abi!”
Bu sese artık kulak verin!
Geçen hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü idi…
Aynı günlerde devletten kadro bekleyen bir öğretmen adayı, hiç ilgisi olmayan bir işte, inşaat işinde elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti.
Adı: Fedai Altun… Yaşı: 23…
Hayalleri ile şu zalim dünyadan ayrıldı gitti…
İbrahim Can Uzun adlı bir öğretmen adayı geçen yıl, Hasan Kürşat Demir adlı bir öğretmen adayı ise geçtiğimiz Eylül ayında yine kadro ve iş bulamadıkları için intiharı seçtiler!
Şu anda kadro beklerken, ekmek parası için hiç ilgisi olmayan işlerde çalışan on binlerce öğretmen adayı var…
Bu nasıl iş… Tarlada bir, pazarda yedi lira…
Değerli okuyucularım… Sadece öğretmenleri örnek verdim. Ancak iş arayanlar sadece öğretmenler değil… Her meslekten manzara üç aşağı beş yukarı böyle…
Gaz, elektrik, su, benzin, LPG, şeker, yağ, peynir, zeytin ve aklına ne gelirse zam yağmurundan (pardon fiyat ayarlamasından) nasibini alıyor.
Bu ürkütücü gidişe kimse engel olamıyor…
Üretici, ürünün tarlada kaldığı ve ucuza gittiği için dertli…
Söz gelimi portakal üreticiden 1liraya çıkarken, tüketiciye gelene kadar 6-7 lirayı buluyor. Üreten değil, aracı firmalar kazanıyor…
Portakalı örnek verdim, lakin her mahsulde böyle…
Üreticiden tüketiciye sağlıklı bir sistem kurulamadı vesselam…
Sosyal devlet nerede?
Tamam… Yaklaşık son iki yıldır Kovid-19 belasıyla maddi ve manevi büyük kayıplar yaşadık…
Ekonomide büyük sıkıntılar çektik… Binlerce, on binlerce esnaf kepenk kapattı. Devasa holdingler, fabrikalar çareyi işçi çıkarmada buldu.
Pekiyi vatandaş ne yapacak? Açlıktan ölsün mü?
Hırsızlık mı yapsın? Gayrimeşru işlere mi dalsın?
Sosyal Devlet ne güne duruyor?
Oysa çok değil 3-4 yıl önce yapılan seçimlerde ülkeyi yönetmeye talip olanlar vatandaşlara şu sözleri veriyordu:
İşsizlik ortadan kalkacak…
Kadro bekleyen kişi kalmayacak…
Enflasyon dizginlenecek, faizler inecek…
Ülkeye huzur gelecek…
Şehit haberleri artık son bulacak…
Şimdi… Aradan geçen bunca zamanda bu verilen bu sözler yerine getirildi mi?
Cevabını sizler verin…
Sokaklara bir bakın… Her şehirde, her ilçede ve her beldede iş arayan gençler, anneler, babalar ve daha küçük yaşta ailesine katkı sağlamak isteyen çocuklar artık aslanın midesinde olan ekmek parası için avazı çıktığınca bağırıyor:
“Ne iş olursa yaparım abi!”