Antalya'da devam eden WinterLeague Convention Hosted by Antalyaspor (WL Convention) organizasyonunda, FIFA kokartlı eski hakem ve Türkiye Futbol Federasyonu...
Antalya'da devam eden WinterLeague Convention Hosted by Antalyaspor (WL Convention) organizasyonunda, FIFA kokartlı eski hakem ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Hakem Eğitmeni Cüneyt Çakır, 'Futbolda Dünyanın Hakemlerden Beklentisi Nedir?' konulu panele katıldı. UEFA Uzman Hakem Koçu Burçin Keskin moderatörlüğündeki panele UEFA Hakem Kurulu Üyesi Jaap Uilenberg de video konferans yöntemiyle konuşmacı olarak katılım gösterdi.
Maçları takip etmenin 20 sene öncesine göre çok daha kolay olduğunu söyleyen Cüneyt Çakır, "Televizyon karşısına geçtiğimizde tek bir maç izleyebilirdik. O maçı izlemek için bir hafta boyunca beklerdik. Sadece TRT yayın yapardı. Pazar akşamları belki de İspanya Ligi'nden bir maç verilirdi. Biz de heyecanla beklerdik. Artık böyle değil. Şimdi hafta sonu her hangi bir kanalı açın. İstediğiniz lige ulaşabiliyorsunuz. Platformlar var, takip edebiliyorsunuz. Orada görev yapan üst düzey yöneticiler, bizim yönettiğimiz her maçı takip ediyorlar. Sadece Şampiyonlar Ligi ya da milli maçlarda yönettiğimiz performansları değerlendirmiyorlar. Kendi ülkemizde yönettiğimiz performanslarla da değerlendirme yapıyorlar" diye konuştu.
FIFA yöneticileri bizi tebrik etti
2018 Dünya Kupası'nda yaşadığı bir anından bahseden Çakır, "2018 yılında Rusya'da düzenlenen Dünya Kupası'nda İngiltere-Hırvatistan yarı final maçını yönettikten sonra soyunma odasına iki üst düzey FIFA yöneticisi geldi. Bizi gösterdiğimiz performanstan dolayı tebrik ettiler. Yöneticilerden birisi, diğerine; 'Ya çok zor maçtı. Bu hakemler çok iyi bir performans gösterdiler bu zorlu müsabakada' diye konuştu. Diğeri ise ona dönüp; 'Bu Cüneyt için önemli bir şey değil, kendisi Türkiye'de 14 tane Fenerbahçe - Galatasaray maçı yönetmiş biri' dedi. Yani derbilerin sayısına kadar her şeyi biliyorlardı" dedi.
Biz hakemliği kendi içimizde yaşıyoruz
Türk hakemliğindeki ilerleme sürecini daha iyi anlayabilmek için, daha öncesine gidilmesi gerektiğinin altını çizen Cüneyt Çakır, "Bizler hakemliğe 1994 yılında başladığımızda, yaklaşık 4 sene klasman yükselmeden amatör kümede görev yaptık. İstanbul'da olmanın avantajı ile bine yakın maç yönettim. Öyle bir tecrübe ile geldim. Babamın hakem olmasından dolayı camiayı çok iyi tanıyordum. Camianın içindeydim. Oyun kurallarını biliyorum, oradaki insanların gösterdikleri çabayı görüyordum, zorlukları görüyordum. Hepsini yaşamış biriyim aslında. Şunu fark ettim. Uluslararası alanda görev yapan çok fazla sayıda Türk hakemi yoktu. Bunu başarmış kişilerde aslında bireysel olarak başarmıştı. Kendi çabalarıyla, tırnaklarıyla kazıyarak gelmişlerdi. Ortada belli bir sistem yoktu. Doğan Babacan hocamız, Allah rahmet eylesin, 70'li yıllarda Dünya Kupası maçı yönetmiş, Ahmet Çakır hocamız Avrupa Şampiyonası’nda görev yapmış, fakat daha sonrası gelmemiş. Ben Avrupa'da seminerlere katıldığım zaman şunu anladım. Biz aslında kendi içimizde yaşıyoruz hakemliği" ifadelerini kullandı.
Bana; “Sen Türk'sün, Müslümansın senin çok şansın yok” dediler
Hakemliğe başlarken hayallerinin olduğunu belirten Çakır, "2006 yılında ilk FIFA kokartını takmaya hak kazandığım zaman, hakemlik konusunda orada bambaşka bir dünya gördüm. Ben hakemliğe başlarken hayallerim vardı. FIFA kokartını takmaya giderken, bana; 'Sen Türk'sün, Müslümansın o yüzden senin çok bir şansın yok' dediler. Ne demek istediklerini anlayamadım. O yüksek motivasyonlu, hayalleri olan genç bir hakemi maalesef bu şekilde yolladılar o seminere. Fakat ben oraya gittiğim zaman, işin aslında öyle olmadığını gördüm. Çok farklı bir ortam vardı orada. Çok farklı bir bakış açısı vardı. Ülkeme döndüğümde ben bunu paylaşmak istedim. Paylaştığım konulardan bir tanesi de aslında başarılı bir maç yönetmenin, sahada başarılı bir performans sergilemenin en önemli şeylerinden bir tanesinin ekip olmaktan geçtiğiydi. Ancak bana; 'Grupçu musunuz?' dediler. Ekip olmanın ne kadar önemli olduğu, iyi bir ekiple çok şey başarılabileceği sonra ortaya çıkt" şeklinde konuştu.
Türk hakemliğinde Jaap Uilenberg farkı
Cüneyt Çakır, Türk hakemliğinde asıl etkinin UEFA Hakem Kurulu Üyesi Jaap Uilenberg olduğunun altını çizerek, "Bizler UEFA'da, FIFA'da gelişen, çıkan yeni yorumları öğrenemiyorduk. Öğrendiğimiz zaman aslında iş işten geçiyordu. Çünkü orada bizden hiç kimse yoktu. Aslında hala yok. Oralarda yöneticilerle temsil edilmemiz lazım. Fakat Jaap Uilenberg, Türkiye'ye geldikten sonra, burada çalışmaya başladıktan sonra çok şeyler değişti. Türk hakemliğinde Jaap Uilenberg'den öncesi ve sonrası vardır. Çünkü kendisi bize öyle bir bakış açısı getirdi ki. Yetenekli olabilirsiniz, çok çalışabilirsiniz, ama aynı zamanda o bakış açısına da sahip olmanız gerekiyor. Orada olup biteni bilmeniz gerekiyor. Türk hakemliğine kattıkları çok fazladır. Doğru yolu gösterdi, nasıl başarabileceğimizi gösterdi. Bize bunları sundu. Eğer başarmak istiyorsanız, bunları, bunları yapmanız gerektiğini gösterdi. Biz bunları bilmiyorduk. Ancak artık ortada bir sistem vardı. Biz o sistemle devam etmeye başladık. Sistem güzel işledikçe, doğru işledikçe başarı o zaman geliyor. Bence bu çok önemli. Şu anda TFF Başkanımızın da bu yönde çok önemli çabaları ve gayretleri var. Bunlardan bir tanesi hakem akademisi kurmak. Bence çok değerli bir şey. Bu proje hayata geçtikten sonra, bunun ne kadar faydalı olduğu, doğru projelerle, doğru kişilerle uygulandığı zaman ne kadar faydalı olduğunu hepimiz göreceğiz" ifadelerini kullandı.
“4 yıl sonra burada olmalıyız, var mısınız?” dedim
2008 yılında Türk hakemlerinin Avrupa'da sadece ön eleme maçlarını yönetebilen bir profil çizdiğine vurgu yapan Cüneyt Çakır, "Temmuz-Ağustos aylarında maç yöneten, grup maçları başladıktan sonra ise televizyondan izleyen bir hakem topluluğu vardı. Önce bir hayal kurmak gerekiyordu. 2008'de Ukrayna'da bir ön eleme maçı geldi bana. Güvenlik toplantısından sonra Kiev'i gezdireceklerini ve çok özel bir yere götüreceklerini söylediler. Gittiğimiz yer büyük bir inşaat alanıydı. Burasının, 4 yıl sonra yapılacak olan Avrupa Futbol Şampiyonası’nın açılış ve final maçlarının oynanacağı stadın inşaat alanı olduğunu söylediler. Onlar bunları anlatırken, ben zamanda bir yolculuk yaptım ve ileriye gittim. Ekip arkadaşlarımı yanıma çağırdım ve '4 yıl sonra burada olmalıyız, var mısınız' dedim. Onlar da; “Varız” dediler. Çok çalıştık ve ne mutlu ki o statta hem açılış maçını yönettik, hem de final maçında bulunduk. En güzel şeylerden bir tanesi hayal kurmaktı" dedi.
Türk hakemliği adına çok olumlu değişiklikler yaptık
FIFA'nın, Kolombiya'da düzenlediği bir turnuvaya davet edildiklerini söyleyen Cüneyt Çakır, "O turnuva Bogota'da yapılıyordu. Hakemler orada kalacak, atletik testler yapılacaktı. Tek problem Bogota'nın deniz seviyesinden yüksekliğinin 3 bin metre olmasıydı. Bizim gibi deniz seviyesinde yaşayanlar için yürümesi bile çok zor olan bir yer. Bir fark oluşturmak adına, Erzurum'a gittik. 2 bin 500 metre rakımda bir hafta kamp yaptık. Oradan Bogota'ya gittik. Ne kadar doğru yaptığımızı orada gördük. Avrupalı hakemler çok zorluk yaşadılar. Antrenmanları tamamlayamadılar. Çıktıkları maçlarda fiziksel olarak performans sergileyemediler. Biz hiç bir şey yokmuş gibi performansımızı ortaya koyduk. O bakış açısı çok önemliydi. Biz bunu Jaap Uilenberg'den aldık. FIFA ve UEFA'daki aktarımlarından ziyade, başarabileceğimizi gösterdi. O, tecrübelerini sunarak bize katkı sundu, bize yol gösterdi. Önce hayal kuracaksınız, sonra çalışacaksınız. Sistemli, doğru, programlı bir şekilde ilerleyeceksiniz. Ekip çok önemli. Ekip dediğimiz sadece bir kaç kişiden oluşmuyor. Arka planda görülmeyen kahramanlar da var. Gerçekten Türk hakemliği adına çok büyük, çok olumlu değişiklikler yaptık. Bundan sonra yine doğru, planlı, programlı çalışmalarla Türk hakemliğinin, yüksek seviyelerde olan dönemine, 3-4 hakemle temsil edilen günlere döneceğine inanıyorum” diye konuştu.
Rahatsızlığımdan 40 gün sonra derbi yönettim
23 Kasım 2014'te Süper Lig 'de yönettiği Gençlerbirliği-Kardemir Karabükspor maçında fenalaştığını hatırlatan Çakır, "23 Kasım benim doğum günüm. O gün maçın 37. dakikasında sağ tarafıma çok şiddetli bir ağrı girdi. Kalp krizi geçiriyorum sansım. Son 5 dakikayı öyle tamamladım. Devre arasında hastaneye gittik. Sağ akciğerimin söndüğünü öğrendim. 'Futbol hayatı biter' deseler de ben doktoruma inandım. Doktorum; 'Sen hakemliğe döneceksin. Çok sağlamsın' dedi. 40 gün sonra derbi yönettim. Sezon sonunda da hayalini kurduğum Şampiyonlar Ligi finalini yönettim" açıklamasını yaptı.
Saha içinde ne kadar iyi iletişim kurarsanız, o kadar faydasını görürsünüz
Jaap Uilenberg'in, üç hakemin mentorluğunu yaptığını ifade eden Cüneyt Çakır, "Jaan Björn Kuipers, Danny Makkelie ve benim mentorluğumu yaptı. Dünyanın en iyi eğitimcilerinden birisi kendisi. Bizim değiştirdiğimiz şeylerden birisi polis-hakem dediğimiz yapılanmaydı. Motamot kuralları uygulayan, direktörlere karşı tavırlı, futbolculara karşı mesafeli duran ve kimseyle iletişim kurmayan bir hakemlik vardı. Aslında bizim değiştirmemiz gereken şeylerden bir tanesi bu. Hepimiz bu oyunun parçasıyız. Hepimiz futbolu ileri götürmeye çalışıyoruz. O yüzden birbirimizi çok iyi anlamalıyız. Bunun için de en önemli şeylerden bir tanesi iletişim. Saha içinde ne kadar iyi iletişim kurarsanız, o kadar faydasını görürsünüz. İnsanların size güveni, inancı artar. Bir karar verdiğinizde hata yapabileceğinizi kabul eder" değerlendirmesinde bulundu.
Hakemler saygı görmek istiyorsa, saygı göstermeli
Hakemler ve oyuncular arasındaki iletişimin yeterli seviyede olmadığına dikkat çeken FIFA kokartlı eski hakem, "Hakemler saygı görmek istiyorsa, saygı göstermeli. Günümüzde, dördüncü hakemlerle teknik direktörler arasında iletişim giderek artıyor. Oyuncularla hakemler arasındaki iletişim yeterli seviyede değil. Her geçen gün daha iyi oluyor. Ben hakemliği bıraktığımda, medyada beni eleştirenler; 'Hocam sizi çok eleştirdik. Hakkınızı helal edin' dediler. Her şey futbolu geliştirme adına yapılan bir yorum. Birbirimizi dinleyip, harekete geçmeliyiz. Bunu sağlarsak, işte o zaman modern hakemlik denilen o şey kendi kendine oluşacak. TFF Başkanımızın üzerinde durduğu en önemli kavram güven. Bunu da en güzel şekilde sağlıyor. Birbirimize güven duyalım” diyerek paneldeki sözlerini tamamladı.